Bitcoin'i anlamamanızın nedeni, paranın gerçekten var olduğuna inanmanızdır.

Bu cümleyi görünce derin bir şekilde etkilendim, Bitcoin bir illüzyondur — sadece bir dizi rakamdır, herkesin inancıyla ayakta duruyor.
Evet, bu doğru. Ama sorun şu ki, dolar da aynı şekilde. Günlük kullandığımız dolar (U), çoğunlukla kağıt para değil, sadece bilgisayar sistemindeki rakamlar. Resmi bir ifade ile varlığını sürdürüyor. 1959'dan günümüze kadar, dolar miktarı neredeyse elli kat arttı, ama satın alma gücü sadece o zamanki miktarın biraz üzerinde kaldı.
Bitcoin'in ortaya çıkışı, aslında bu hayali güvene karşı bir tepkiydi. Bankalara, resmi kurumlara dayanmaz; bunun yerine dünya çapında binlerce bilgisayarın birlikte defter tutmasına dayanır. Bu defter kimse tarafından değiştirilemez, herkes tarafından doğrulanabilir ve Bitcoin'in toplam miktarı her zaman 21 milyon adet olacak - daha fazlası asla olmayacak. Onun özü, ne kadar değerli olduğunda değil, güvenin nasıl inşa edildiğindedir.
Bitcoin'in de sorunları var. Erken dönem borsaları hacklendi, geliştirme ekipleri kavga etti, spekülatif hareketler oldu ama bu insana dair bir sorun, sistemle ilgili bir sorun değil. Bankalar sorun yaşadığında, bu doların bir dolandırıcılık olduğu anlamına gelmez.
Sonuç olarak, para aslında bir toplu inançtır. Dolar, altın, Bitcoin hepsi aynı - değerleri, ortak kabulümüzden gelir. Satoshi Nakamoto'nun en büyük katkısı, güvenin yalnızca resmi kaynaklardan gelmesi gerekmediğini, aynı zamanda kod ve konsensustan da gelebileceğini göstermektir.
O andan itibaren para artık sadece kağıt değil, insanların kendi karar verdikleri bir güven haline geldi.