#隐私币生态普涨 Son birkaç yıldır kripto para alım satımı hakkında konuşurken, en unutulmaz anlar gerçekten de bu işe giriş zamanlarıydı.
O zamanlar fabrikada çalışıyordum, gündüzler hat üzerinde, akşamları internet kafeye gidip K-line'ı izliyordum. Bir yıl boyunca biriktirdiğim 30.000 lirayla tutuyordum, kalbim deli gibi atıyordu.
Bitcoin yeni 30.000 dolarları aşmıştı, çok kararlıydım — 0.5 tane alım yaptım. O an satın aldığımda, kendimi yeniden ayağa kalkmış gibi hissettim.
Piyasa o kadar hızlı yükseldi ki. Üç ay bile sürmedi, BTC doğrudan 35.000 dolara çıktı. O dönemde adeta delirmiş gibiydim, telefon elimde, yemeğe bile giderken fiyat hareketlerini izliyordum.
Yanımdakiler bana "İyi kazanç varken sat, yoksa kaybedersin" diye sesleniyordu, ben de kendimden emindim: "Boğa piyasası yeni başladı, şimdi satmak aptallık olur."
Bu sözleri sonra düşündüm de, kendime iki tokat atmak istedim.
Altı ay sonra, Bitcoin 60.000 dolara fırladı. O zamanlar bütün çevre çıldırmıştı — kimisi kazandığı karın ekran görüntüsünü paylaşıyor, kimisi işinden istifa edip, finansal özgürlük hayalleri kuruyordu. Ben de biraz daha bekledim, 70.000 doları aşınca çıkmayı planladım.
Ama sonuçta karşımıza çıkan şey Tongtougou'nun olayıydı.
Piyasa aniden değişti. BTC 60.000 dolardan aşağı doğru sert düştü, 40.000 dolar civarına geldiğinde hâlâ kendime moral veriyordum: "Endişelenme, bu bir dip temizliği."
İki gün sonra hesaplarım tamamen kırmızıya döndü. Panikledim, titreyerek 40.000 civarındaki pozisyonumu kapattım.
O işlemi 51.000 dolar karla kapattım. Ama sonra fiyat tekrar yükselmeye başladı, yeni zirvelere çıktı, birkaç gece uyuyamadım.
O zaman anladım ki, kripto dünyasında en acı olan şey para kaybetmek değil, kaçırdığın çıkış fırsatlarıymış.
O olaydan sonra değiştim. İşlem kayıtları tutmaya, kar ve zarar seviyeleri belirlemeye, pozisyonları kontrol etmeye başladım, kaldıraç kullanmaktan vazgeçtim.
Bir kumarbazdan işlemciye dönüşmek, beynimle değil, gerçek para ve derslerle öğrendiğim şeyler sayesinde oldu.
Şimdi o yaz aylarını düşününce, 0.5 Bitcoin pek de büyük bir para değilmiş gibi geliyor. Ama bana bir şey öğretti:
Kripto dünyasında hayatta kalanlar, kazançtan söz edebilir.
Kendine sor: hep mi kazık olacaksın? Yoksa sonunda gülen taraf mı olacaksın?
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
#隐私币生态普涨 Son birkaç yıldır kripto para alım satımı hakkında konuşurken, en unutulmaz anlar gerçekten de bu işe giriş zamanlarıydı.
O zamanlar fabrikada çalışıyordum, gündüzler hat üzerinde, akşamları internet kafeye gidip K-line'ı izliyordum. Bir yıl boyunca biriktirdiğim 30.000 lirayla tutuyordum, kalbim deli gibi atıyordu.
Bitcoin yeni 30.000 dolarları aşmıştı, çok kararlıydım — 0.5 tane alım yaptım. O an satın aldığımda, kendimi yeniden ayağa kalkmış gibi hissettim.
Piyasa o kadar hızlı yükseldi ki. Üç ay bile sürmedi, BTC doğrudan 35.000 dolara çıktı. O dönemde adeta delirmiş gibiydim, telefon elimde, yemeğe bile giderken fiyat hareketlerini izliyordum.
Yanımdakiler bana "İyi kazanç varken sat, yoksa kaybedersin" diye sesleniyordu, ben de kendimden emindim: "Boğa piyasası yeni başladı, şimdi satmak aptallık olur."
Bu sözleri sonra düşündüm de, kendime iki tokat atmak istedim.
Altı ay sonra, Bitcoin 60.000 dolara fırladı. O zamanlar bütün çevre çıldırmıştı — kimisi kazandığı karın ekran görüntüsünü paylaşıyor, kimisi işinden istifa edip, finansal özgürlük hayalleri kuruyordu. Ben de biraz daha bekledim, 70.000 doları aşınca çıkmayı planladım.
Ama sonuçta karşımıza çıkan şey Tongtougou'nun olayıydı.
Piyasa aniden değişti. BTC 60.000 dolardan aşağı doğru sert düştü, 40.000 dolar civarına geldiğinde hâlâ kendime moral veriyordum: "Endişelenme, bu bir dip temizliği."
İki gün sonra hesaplarım tamamen kırmızıya döndü. Panikledim, titreyerek 40.000 civarındaki pozisyonumu kapattım.
O işlemi 51.000 dolar karla kapattım. Ama sonra fiyat tekrar yükselmeye başladı, yeni zirvelere çıktı, birkaç gece uyuyamadım.
O zaman anladım ki, kripto dünyasında en acı olan şey para kaybetmek değil, kaçırdığın çıkış fırsatlarıymış.
O olaydan sonra değiştim. İşlem kayıtları tutmaya, kar ve zarar seviyeleri belirlemeye, pozisyonları kontrol etmeye başladım, kaldıraç kullanmaktan vazgeçtim.
Bir kumarbazdan işlemciye dönüşmek, beynimle değil, gerçek para ve derslerle öğrendiğim şeyler sayesinde oldu.
Şimdi o yaz aylarını düşününce, 0.5 Bitcoin pek de büyük bir para değilmiş gibi geliyor. Ama bana bir şey öğretti:
Kripto dünyasında hayatta kalanlar, kazançtan söz edebilir.
Kendine sor: hep mi kazık olacaksın? Yoksa sonunda gülen taraf mı olacaksın?