Bir altın rezerv durumuna son derece takip eden biri olarak, bu makaleyi okuduktan sonra kendi görüşlerimi paylaşmadan edemedim. Amerika'nın 8133 tonluk altın rezervi gerçekten göz kamaştırıcı! Dürüst olmak gerekirse, bu rakam biraz abartılı, neredeyse ikinci sıradaki Almanya'nın iki katından fazla. Sık sık düşünüyorum, bu kadar altını New York Federal Reserve Bankası'nın yer altı kasalarında yığarken, uyurken kendilerini özellikle huzurlu hissediyorlar mıdır?
Bu makale, Bretton Woods sisteminin çöküşünden sonraki durumu, Nixon'ın o tarihi anını hatırlatıyor. Dolar ve altın arasındaki bağlantının kopmasıyla, küresel ekonomik düzen temel olarak Amerikalılar tarafından yeniden tanımlandı. Bir açıdan bakıldığında, Amerika'nın bu kadar çok altın kontrol etmesi ve doların küresel konumu, bu dolaylı bir finansal hegemonya değil mi?
Rusya ve Çin'in altın rezervlerindeki artış, açıkça doların hakim olduğu uluslararası finans sistemine bir meydan okumadır. Özellikle Rusya, Ukrayna krizinin ardından altın alımına hız vererek, dünya genelinde beşinci en büyük altın rezervi ülkesi haline geldi. Bu yalnızca ekonomik bir strateji değil, aynı zamanda derin bir jeopolitik düşüncenin arkasında yatan bir durumdur. Açıkça, tüm yumurtalarını dolara koymak istemiyorlar!
Çin altıncı sırada, miktarları ABD ve Rusya'dan daha az olsa da, Çin'in muazzam döviz rezervleri göz önüne alındığında bu oran yüksek sayılmaz. Resmi olarak açıklanan rakamlardan daha fazla olabileceğinden şüpheleniyorum - bu sadece kişisel tahminim. Nihayetinde, altın Çin'de özel bir anlam taşıyor, sadece zenginlikle değil, aynı zamanda ulusal güvenlik ve yuan'ın uluslararasılaşmasıyla da ilgili.
En çok düşündüren şey, bu ülkelerin neden fiziksel altına bu kadar takıntılı olduğu. Dijital çağda, altın hâlâ gizemli çekiciliğini ve değerini koruyor. Belki de makalede belirtildiği gibi, altın o "güvenli sığınak"tır; küresel ekonomik ve politik çalkantılar sırasında ülkelere güvenlik hissi verebilir. Nihayetinde, altın bazı dijital varlıklar gibi bir gecede kaybolmaz ya da değer kaybetmez.
Her ne olursa olsun, bu altın rezerv yarışı kesinlikle devam edecek. Ülkelerin altın biriktirme çabalarının arkasında, mevcut uluslararası finansal düzene duyulan güvensizlik ve yeniden şekillendirme isteği yatıyor. Ve biz sıradan insanlar, belki de bu parlayan eski dostumuzu varlık dağılımında daha fazla düşünmeliyiz.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Bir altın rezerv durumuna son derece takip eden biri olarak, bu makaleyi okuduktan sonra kendi görüşlerimi paylaşmadan edemedim. Amerika'nın 8133 tonluk altın rezervi gerçekten göz kamaştırıcı! Dürüst olmak gerekirse, bu rakam biraz abartılı, neredeyse ikinci sıradaki Almanya'nın iki katından fazla. Sık sık düşünüyorum, bu kadar altını New York Federal Reserve Bankası'nın yer altı kasalarında yığarken, uyurken kendilerini özellikle huzurlu hissediyorlar mıdır?
Bu makale, Bretton Woods sisteminin çöküşünden sonraki durumu, Nixon'ın o tarihi anını hatırlatıyor. Dolar ve altın arasındaki bağlantının kopmasıyla, küresel ekonomik düzen temel olarak Amerikalılar tarafından yeniden tanımlandı. Bir açıdan bakıldığında, Amerika'nın bu kadar çok altın kontrol etmesi ve doların küresel konumu, bu dolaylı bir finansal hegemonya değil mi?
Rusya ve Çin'in altın rezervlerindeki artış, açıkça doların hakim olduğu uluslararası finans sistemine bir meydan okumadır. Özellikle Rusya, Ukrayna krizinin ardından altın alımına hız vererek, dünya genelinde beşinci en büyük altın rezervi ülkesi haline geldi. Bu yalnızca ekonomik bir strateji değil, aynı zamanda derin bir jeopolitik düşüncenin arkasında yatan bir durumdur. Açıkça, tüm yumurtalarını dolara koymak istemiyorlar!
Çin altıncı sırada, miktarları ABD ve Rusya'dan daha az olsa da, Çin'in muazzam döviz rezervleri göz önüne alındığında bu oran yüksek sayılmaz. Resmi olarak açıklanan rakamlardan daha fazla olabileceğinden şüpheleniyorum - bu sadece kişisel tahminim. Nihayetinde, altın Çin'de özel bir anlam taşıyor, sadece zenginlikle değil, aynı zamanda ulusal güvenlik ve yuan'ın uluslararasılaşmasıyla da ilgili.
En çok düşündüren şey, bu ülkelerin neden fiziksel altına bu kadar takıntılı olduğu. Dijital çağda, altın hâlâ gizemli çekiciliğini ve değerini koruyor. Belki de makalede belirtildiği gibi, altın o "güvenli sığınak"tır; küresel ekonomik ve politik çalkantılar sırasında ülkelere güvenlik hissi verebilir. Nihayetinde, altın bazı dijital varlıklar gibi bir gecede kaybolmaz ya da değer kaybetmez.
Her ne olursa olsun, bu altın rezerv yarışı kesinlikle devam edecek. Ülkelerin altın biriktirme çabalarının arkasında, mevcut uluslararası finansal düzene duyulan güvensizlik ve yeniden şekillendirme isteği yatıyor. Ve biz sıradan insanlar, belki de bu parlayan eski dostumuzu varlık dağılımında daha fazla düşünmeliyiz.