Son günlerde, Federal Rezerv (FED) faiz indirimini erteleme kararı geniş bir takip et etkisi yarattı. Birçok kişi, Amerika'nın faiz oranı politikasının neden küresel ekonomi üzerinde bu kadar derin bir etki yaratabileceğini tam olarak anlamıyor olabilir. Aslında, ülkelerin ekonomilerini büyük finansal kurumlar olarak düşünebiliriz. Amerika yüksek faiz oranlarını koruduğunda, bu sanki dünyaya bir sinyal gönderiyor: "Burada para yatırın, getiri daha yüksek!" Bu yüksek faiz ortamı kaçınılmaz olarak küresel çapta bir fon "sülük etkisi" yaratır - büyük miktarda para Amerika'ya akarken, dolar da küresel ana rezerv para birimi olarak bu eğilimi daha da artırır.
Bu durumun sonucu olarak, diğer düşük faiz oranı ülkeleri ciddi bir sermaye çıkışı baskısıyla karşı karşıya kalıyor. Piyasa likiditesi azaldığında, yatırım ve üretim faaliyetleri daralır, bu da işten çıkarma, maaş düşüşleri, gayrimenkul piyasasında durgunluk gibi zincirleme reaksiyonları tetikleyebilir ve doğrudan sıradan insanların günlük yaşamını etkileyebilir.
Daha da önemlisi, ABD'nin yüksek faiz oranları yalnızca belirli bir ülkenin sermayesini çekmekle kalmıyor, aynı zamanda Avrupa, Japonya, Kore, Orta Doğu gibi dolar kullanan tüm ekonomileri de etkiliyor. Bu bölgelerdeki likidite sıkışıklığı, halkın tüketim gücünün düşmesine neden olur ve dolaylı olarak Çin ürünlerine olan talebi zayıflatır, bu da Çin'in dış ticaretine darbe vurur.
Başka bir deyişle, mevcut ekonomik baskılardan bazıları, Amerika'nın yüksek faiz oranları döngüsü altında küresel fonların yeniden dağıtılmasından kaynaklanmaktadır.
Peki, Çin neden ekonomik teşvik için faiz indirimini seçmiyor? Sıradan insanların bakış açısından, faiz indirimi konut kredisi yükünü hafifletebilir ve tüketimi teşvik edebilir. Ancak, asıl mesele, uluslararası sermayenin su gibi akmasıdır; her zaman düşük faizli bölgelerden (Çin gibi) yüksek faizli bölgelere (ABD) doğru akar. Finansal kontrol önlemleri uygulansa bile, bu eğilimi tamamen durdurmak zor. Bu nedenle, Çin'in faiz oranlarını ABD ile göreceli olarak güvenli bir aralıkta tutması gerekiyor, böylece ekonomik istikrarı koruyabilir.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
9 Likes
Reward
9
6
Repost
Share
Comment
0/400
FreeRider
· 09-21 15:05
Oynuyoruz, oynuyoruz, yine Emiciler Tarafından Oyuna Getirilmek.
View OriginalReply0
ThreeHornBlasts
· 09-20 11:17
Amerika burada para çalıyor.
View OriginalReply0
ApyWhisperer
· 09-18 18:51
Aman Tanrım, daha önce Federal Rezerv (FED) tarafından yönlendirildiğimizi söyleseydiniz.
Son günlerde, Federal Rezerv (FED) faiz indirimini erteleme kararı geniş bir takip et etkisi yarattı. Birçok kişi, Amerika'nın faiz oranı politikasının neden küresel ekonomi üzerinde bu kadar derin bir etki yaratabileceğini tam olarak anlamıyor olabilir. Aslında, ülkelerin ekonomilerini büyük finansal kurumlar olarak düşünebiliriz. Amerika yüksek faiz oranlarını koruduğunda, bu sanki dünyaya bir sinyal gönderiyor: "Burada para yatırın, getiri daha yüksek!" Bu yüksek faiz ortamı kaçınılmaz olarak küresel çapta bir fon "sülük etkisi" yaratır - büyük miktarda para Amerika'ya akarken, dolar da küresel ana rezerv para birimi olarak bu eğilimi daha da artırır.
Bu durumun sonucu olarak, diğer düşük faiz oranı ülkeleri ciddi bir sermaye çıkışı baskısıyla karşı karşıya kalıyor. Piyasa likiditesi azaldığında, yatırım ve üretim faaliyetleri daralır, bu da işten çıkarma, maaş düşüşleri, gayrimenkul piyasasında durgunluk gibi zincirleme reaksiyonları tetikleyebilir ve doğrudan sıradan insanların günlük yaşamını etkileyebilir.
Daha da önemlisi, ABD'nin yüksek faiz oranları yalnızca belirli bir ülkenin sermayesini çekmekle kalmıyor, aynı zamanda Avrupa, Japonya, Kore, Orta Doğu gibi dolar kullanan tüm ekonomileri de etkiliyor. Bu bölgelerdeki likidite sıkışıklığı, halkın tüketim gücünün düşmesine neden olur ve dolaylı olarak Çin ürünlerine olan talebi zayıflatır, bu da Çin'in dış ticaretine darbe vurur.
Başka bir deyişle, mevcut ekonomik baskılardan bazıları, Amerika'nın yüksek faiz oranları döngüsü altında küresel fonların yeniden dağıtılmasından kaynaklanmaktadır.
Peki, Çin neden ekonomik teşvik için faiz indirimini seçmiyor? Sıradan insanların bakış açısından, faiz indirimi konut kredisi yükünü hafifletebilir ve tüketimi teşvik edebilir. Ancak, asıl mesele, uluslararası sermayenin su gibi akmasıdır; her zaman düşük faizli bölgelerden (Çin gibi) yüksek faizli bölgelere (ABD) doğru akar. Finansal kontrol önlemleri uygulansa bile, bu eğilimi tamamen durdurmak zor. Bu nedenle, Çin'in faiz oranlarını ABD ile göreceli olarak güvenli bir aralıkta tutması gerekiyor, böylece ekonomik istikrarı koruyabilir.