Proje yükseltmesi ve borsa üzerinde coin listeleme üzerine düşünceler

Son zamanlarda, marka ve ana ağ yükseltmesi gerçekleştiriyoruz, aynı zamanda coin değişimi çalışmaları da yapıyoruz, bu nedenle birçok borsa ile temas halindeyiz. 2017'den beri inşa edilen bir proje olarak, bu standart süreçlere oldukça aşinayız. Gerekli uyum prosedürleri ve kod denetimlerinin yanı sıra, temel olarak piyasa bütçesi, yeni kullanıcı ve trafik çekme yolları ve mevcut kullanıcıların nasıl fayda sağlayacağı gibi konular göz önünde bulundurulmaktadır. Proje sahipleri likidite ve yeni ticaret kanallarına ihtiyaç duyar, borsa ise kullanıcılar ve işlem hacmine ihtiyaç duyar; bu karşılıklı kazan-kazan ilişkisidir.

Ancak, borsa ile ilk iletişimimizde bazı ilginç zorluklarla karşılaştık. Araştırma departmanı, coin listeleyemememize veya bütçeyi artırmamız gerektiğine yol açabilecek birkaç olasılığı gündeme getirdi. Özellikle birkaç ilginç noktayı paylaşmak istiyorum:

Öncelikle, verilerimizin ve popülaritemizin yeterli olmadığını düşünüyorlar, bu da sosyal medya ve zincir üzerindeki verilerde kendini gösteriyor. Bu beni şaşırttı, profesyonel bir araştırma departmanı olarak verilerin doğruluğunu ayırt edemiyorlar mı? Örneğin, yüz binlerce takipçisi olan bir sosyal medya hesabının her tweet'inin yalnızca birkaç bin görüntülenme ve çok az yorumu varsa, bu açıkça mantıksız. Bir başka örnek, zincir üzerindeki verilerde büyük miktarda işlem kaydının tek bir hash'te yoğunlaşması, gerçek ortamda neredeyse imkansızdır. Özellikle AI veri etiketleme alanında, doğası gereği yüksek bir giriş engeli ve maliyet nedeniyle, büyük ölçekli kullanıcıların aynı veri setini aynı anda etiketleme durumu pek mümkün değildir.

İkincisi, yatırım kurumlarının desteği ile ilgili bir meseledir. Şu anda projelerin borsa listesine girmesi (popüler meme coinler hariç) genellikle tanınmış risk sermayesinin desteğini gerektiriyor. Ancak, 6 yılı aşkın bir süredir var olan bir proje olarak, her zaman kendi kaynaklarımızla gelişimimizi sürdürdük ve hiçbir dış finansman almadık. Bizim görüşümüze göre, bu tür tamamen topluluk temelli ve risk sermayesi kontrolü olmadan bir model daha mı takdire şayan değil mi? Ancak, araştırma departmanının gözünde, bu durum, resmi bir kurum desteğinden yoksun olmanın, meşruiyet ve popülarite eksikliğinin bir göstergesi haline geldi.

Üçüncü soru, token dolaşımı ve değerlemesi ile ilgilidir. 2019'dan beri, tokenlerimiz tamamen serbest bırakıldı ve piyasa değeri, tamamen seyreltilmiş değerlemeye eşittir; tokenlerin yaklaşık %70'i doğrulayıcı düğümlerinde kilitli. Araştırma departmanı bunun büyük bir satım baskısı yaratabileceğini düşünüyor. Ancak gerçekte, biz tamamen topluluk odaklı bir projeyiz, ana tokenler doğrulayıcılar tarafından tutuluyor, kim büyük çapta satım yapacak? Üstelik, projemiz yıllardır var ve satım yapmak için neden şimdi bekleyelim? Daha da önemlisi, satım baskısının piyasa değeri ile doğru orantılı olması gerekirken, gerçek bir iş, ürün, müşteri ve gelire sahip bir AI veri katmanı projesi olarak piyasa değerimiz sadece 100 milyon dolardan az. Buna karşılık, piyasaya yeni çıkan ve 1 milyar dolar değerinde olan projeler daha çok dikkat çekmelidir.

Hâlâ tartışmaya değer birçok nokta var, ama hepsini tek tek sıralamayacağım. Araştırmacıların her gün birçok projeyi değerlendirmeleri gerektiğini, kendi görüşleri ve veri standartları olduğunu anlıyorum, bu durum gerçekten birçok uzmanlık bilgisi gerektiriyor. Ama en temel sahte ve gerçek ayırt etme yeteneğine sahip olmaları gerekmiyor mu?

Son yıllarda, bazı kötü uygulamalar projelerin borsa listesine alınmasının "standart operasyonu" haline gelmiş gibi görünüyor: trafik sahteciliği, veri sahteciliği, projelerin yüz değiştirmesi (hatta bazı kurucuların yüz değiştirdiği durumlar var), stüdyolara airdrop yapılıp ardından piyasa yapıcılar tarafından satılması gibi. Bu davranışlar endişe verici.

Bence, erken dönem coin yerleştirme, risk sermayesine benzer; öncelikle ekip kalitesine önem verilir. Eğer bir proje sadece borsa ve risk sermayesi için bu tür yöntemlere dayanarak çalışıyorsa, uzun vadeli gelişim perspektifleri endişe verici.

Bu sektörde uzun yıllar boyunca çalışan bir ekip olarak, bu teknikler ve yöntemlerle pek de yabancı değiliz. Bu yöntemleri kullanmamayı seçmemiz, yetersizlikten değil, ilkelere dayanmaktadır. Çünkü sonuçta, bu uygulamalar yalnızca gri alanlar, spekülatörler gibi ara unsurları faydalandıracak ve bunun bedelini yeni yatırımcıların çıkarları, geliştiricilerin odaklanma düzeyi ve sektörün sağlıklı gelişimi ödeyecektir.

Pazarın iniş çıkışlarını deneyimledikten sonra, başlangıçtaki hedefi korumanın önemini ve zorluğunu çok iyi biliyoruz. Bazen, 2017/2018 ICO döneminde tanıdığım arkadaşları gerçekten özlüyorum (bunlardan birçoğu artık emekli oldu). O zamanlar topluluk kaynak bakımından yetersizdi ama tartışılan konular her zaman verimliliği ve güvenliği artırma, ürünleri tanıtma, siber saldırılara nasıl karşı koyulacağı gibi somut meseleler etrafında dönüyordu, herkes el birliğiyle ilerliyordu. O zamanlar risk sermayesi ve borsa üzerinde token tanıtımı fırsatları ücretsizdi, ama şimdi her türlü komisyon, tanıtım ücreti, öneri ödülü ve yönetim ücretiyle dolup taşıyor.

O saf dönemi içtenlikle özlüyorum, o zamanlardaki saf halimizi özlüyorum.